Cuma, Ocak 29, 2010

Coktan Secmeli

zaman: 1/29/2010 5 yorum
İstediğinizden başlayabilirsiniz efem

1-Okul arkadaşım ne zaman dingil oldu.
Önce işler yoğun değil canım sıkılıyo diyo.Sonra boş durmuyorum hukuk kitabı okuyorum diyo

Senin canını sıkan hukuk dersi olmasın?

2-Mutabakat yapmak isteyip hiç bişey söylemeyen müşteri.
Rakam nedir söylermisiniz kontrol edeyim?
-Söyleyemem.
Haa mutabık değilmiyiz.Extre yollarsanız kontrol edip size dönelim.
-Yollayamam.
:S Hönk

Abi sen beni niye arıyosun o zaman yaa.Onu yapamam bunu yapamam.Ben sana rahatsızım uykularım kaçıyor beni bi ara bi sor demedim ki.Sen tepeme ekşidin.

3-Herşeyi sen yap diyen mantar.
Diyalog1:
Seyyah hanım
-Efendim.
Ben üzüm satıcam da elimizde ne kadar üzüm var acaba?
-400 kg Mahmut bey
Ayyy benim 1 ton satmam lazım nolur bişey yapın.
-Mahmut bey üzüm 400 kilo ben buna ne yapayım.Üzüm yani bu bildiğiniz üzüm.
Ya siz bişeyler ayarlarsınız yaa. Hadi yaa.
-Mahmut bey ben buna bişey yapamam.İlla da 1000 kg satmak istiyorsanız önce gidip üzüm alın.
Hımm peki o zaman

Mal adam.Ben muhasebeciyim sihir yapıp üzümleri üzüm salkımı haline dönüştürmemi mi bekliyosun.Neyin peşindesin.


Diyalog2:
-39.000 Tl lik mal satmak istiyorum.
Tamam satın.
-Ama mal küsüratlı çıkıyo.
Nasıl küsüratlı?
-6,75 ten satınca kilosu tam sayı olmuyo.
Ben bu konuda ne yapabilirim.
-Siz tam sayılı bi sonuç bulun.
Yakın bişey bulsak ta rakamı yuvarlasak?
-Ben buldum da 2 lira fazla çıkıyo.
Bağışlayın adama 2 lirayı.
-Olmaz
O size bağışlasın.
-O da olmaz
Ben ne yapayım?
-Bulun.

Bence sen var yaaaaa.Bippp git.


4-Müşteri portföyümün inci tanesi.
-Alooo
Efendim
-Seyyah hanııımmm
Efendim.
-Halil ben yaa
Efendim Halil bey.

Buraya kadar 3 tane efendim var.Kimi zaman sesimi alabiliyomusunuz vs lerle bu efendimler uzayıp gidiyo.Sonrasında da içim geçmiş oluyo söylediği diğer şeyleri dinleyip anlayamıyorum...

Zıırrrrr Bir Telefon

zaman: 1/29/2010 0 yorum
Eskiden böyle replikler vardı.
-Tam yatıcam zıırr bir telefon.Kim olsa beğenirsin?Bizim Muhittin, hani vardı ya canım eski mahalleden sidikli Muhittin :P
 :)))
Cılkını çıkarmadan repliği güncellersek
-Tam nişanlımla konuşuyorum zıırrr bir telefon.Kim olsa beğenirsin? Kayınpederim :)))
Babam sen tut dışarı çıkarken telefonunu işyerinde unut, kayınpederimin de hal hatır soracağı tutsun karşısına da ben çıkayım.Olacak iş mi bu :P

Akşama kadar 100 kişiyle konuşuyorum ama bu ilişkiler işin içine girince bi heyecan, bi ne yapacağını bilememe geliyor bana.
Kal oluyorum kalıyorum :)
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Nedense nişanlım,  kayınpederim, müstakbel kayınvalidem  falan lafları bana tuhaf  hatta hafiften ürpertici  gelirdi.
Çünkü bu lafları hep evlenmeye meraklı ev kızlarının özenerek yaya yaya söylediğini görürdüm.Ve yine her nedense bi süre sonra nişanlı-herif, kayınpeder-bizim adamın babası, kayınvalide- kaynana olur çıkar.
Neyse şimdi keyfim yerinde bu dedikodusal yorumlara girmeyeyim ;)

Perşembe, Ocak 28, 2010

Aaaa

zaman: 1/28/2010 3 yorum
-İçimde bişey var
-Hiii bebek?

-ıı ıhhh. sevinç...

Pazartesi, Ocak 25, 2010

Ben Kimim Mimim?

zaman: 1/25/2010 5 yorum
Uzun bir aradan sonra mimlendim.
Pinosh kendine gelen pası kıvrak bir hareketle bana şutladı :P
Kendim hakkında 7 şey yazmam gerekiyor.
1-Dağınıklıktan hiç rahatsız olmam (pislikten olurum).Ben dağınıklığın kendi içinde bir düzen olduğunu düşünüyorum.Kolay kolay bulamadığım-kaybettiğim eşyam olmaz.Unutkan olduğum için zaman zaman  yanlış yerde aradığım olabilir o ayrı mesele.
2-Eşyalarıma dokunulmasından hiç hoşlanmam.Tüm eşyalarım kişisel ve özeldir.Masamdaki sıradan görünen bir kalem bile benim için özenle seçilmiş bir eşyadır ve kimse dokunamaz.Pis bozarım!
3-Hiç bişeyi ortak kullanmak istemem.Bişey ya benimdir ya değil.Evde gözünüzle göreceğiniz her eşyadan bir tane yalnız benim olanı vardır.Zamanında abim bi araba alayım tüm parasını ben vereyim ama ortak olalım dedi onu bile kabul etmedim düşünün yani :) 
4-Pratiklik ve kullanışlılık benim için çok önemli.Bu gayet açık herhalde.Herşeyim pratik-kolay olsun sevdiklerime zamanım kalsın isterim.Gereksiz şeylere zaman ayırmamak gerektiğini düşünürüm.Eğer kafamı çok yorduğumu farkedersem " amaaannn zaten bu dünya fani " der işin içinden çıkarım.
5-Renkli şeyleri seviyorum.Kendimi mecbur hissetmezsem  bişeyi tek renk kullanmayı istemem.Araya bi renk belki bi pırıltı bişey mutlaka katarım.
6-Prensipli insanları severim.Yumuşak başlı nereye çeksen oraya giden tipler malesef bana basit gelir.
7-Agresif görünürüm fakat neşeli güler yüzlü falan bi insanımdır.Kin tutamam.Çoğu zaman küsmelerim küstüğümü unutmamla bitmiş olur.

İşte bu benim.
Peki sen kimsin eser?


Nasilim?

zaman: 1/25/2010 16 yorum
Soru: Nasılsın
Cevap: Nişanlıyım
Bir saniyelik sessizlik ve ardından ...
Ha ha ha ha Manyaksın :)

Ne yazsam bilemedim.
İşin özü bu işte.

PS: Bence ben ayrıntılar için bu konuya tekrar dönerim.

Salı, Ocak 19, 2010

İş İş İş

zaman: 1/19/2010 4 yorum
Evde iş, işyerinde iş, dışarı çıksam yine iş :S
Bugünlerde en sık kullandığım cümle "ooff çok sıkıcı".
Bi de televizyonum bozuk sinema ekranı gibi altı üstü kapkara oldu.
Ama bu sevimli bi görüntü olmuyor çünkü herkes kısa ve şişman görünüyor.
Aslında bunu çok umursamıyorum sadece birden aklıma geldi.
İki üç gün içinde kuzuşum gelecek buna çok seviniyorum ama bu aralar sevindiğimi pek belli edemiyorum.
Kafamdaki karışıklıklar sevinçlerin üstünü örtüyor.
Bugün taslak bi yazı yazdım ve yazımı çok sevdim.
Acaba çerçeveletip duvara mı assam diyorum.
Sanırım bunu yapıcam.
Hep blog postu yazacak değilim ya biraz da duvar postu yazayım duvara yapıştırayım.
Ya da arkasına mıknatıs  yapıştırıp buzdolabına tutturayım.Yok yok duvara asayım.
Ay bu çok hoşuma gitti :)

Cuma, Ocak 15, 2010

En Kısa Peri Masalı

zaman: 1/15/2010 3 yorum
Mail kutuma gelmiş.
Bakın :)


Sakız Falım

zaman: 1/15/2010 4 yorum
Nerdeydin diye sorma
Şüphen varsa terk et durma
Madem "seviyor" diyorsun
Bu kadar baskı kurma

Perşembe, Ocak 14, 2010

Zayıflamak Ne Demek

zaman: 1/14/2010 3 yorum
Zayıflamak ne demek;
Yüzüklerinizin parmağınızdan düşüyor gibi olması, durmadan dönüp durması, bazende parmağınızdan sıyrılması demek.
Saat kordonunuzu daralttırmanız gerek demek.
Ayakkabılarınızın artık ayağınıza dar gelmemesi, fırt fırt etmesi demek.
Eski eşyalarınıza bakıp yuuhhh ben neymişim demek.
Heyecanınız geçtiğinde tartıya bi daha bakıp oofff daha çookkk çalışmam lazım demek.

Çarşamba, Ocak 13, 2010

Ödüllendirildim

zaman: 1/13/2010 0 yorum
Eserce benim için bunları söylemiş:



Neşeli yazıları canınız sıkkınken yüzünüzü güldürür Ama onun en çok blog temasını ve profil resmini seviyorum , temasındaki ördeğide seviyorum , sanırım görsel seçimlerinde bana hitap ediyor :) . Kendisini neşeli hayatlar ödülüne layık görüyoruz :)



“Şimdi yüzüne karşı 2009 u çekiştirmek olmaz. 2009 gidip 2010 gelince arkasından dedikodu yapmaya karar verdim :) 2010 senden çok umutluyum haberin olsun ...”


Ve gün ışığı ödülü vermiş.

Kendisine çok teşekkür ediyor.Ödülümü kimseye vermiyorum.O benimdir benim kalacak :)

Yorumladım

zaman: 1/13/2010 2 yorum
Domuz Gribi hastalığının ve aşısının trişka çıkmasıyla birlikte insanlar büyük bir hayal kırıklığına uğradı.
Öykü de buna değindiği bir yazı yazmış.
Bende bu konudaki yorumumu özellikle buraya not düşmek istedim.
(Önce Öykü sonra benim yorumum okunursa konu daha iyi anlaşılacaktır.)

Kuş gribi konusunda beni en çok üzen şey nasıl olsa itlaf edilecek diye aç bırakılan piliç türevi hayvanlardı.Hayvancıklar bağıra bağıra açlıktan öldü.Ölmeyenler itlaf edildi.Olayın özünde bize kuş gribinden bişey olmadı olan kuşlara oldu. Domuz gribine gelirsek ben bu konuda hiç bir önlem almadım aşı da yaptırmadım etrafımdakilere de yaptırtmadım.Bundan en ufak pişmanlıkta duymadım.İnsanların gözden kaçırdığı şey Çernobil felaketinin etkilerinin asıl sonuçlarını kaç sene sonra yaşadıklarıdır.Şimdi domuz gribi aşısı olanların midesi bulanmadı başı dönmedi ama ya seneye?Sizce trişkadan hastalık uyduranlar vücudunuza bi hastalıkta koymuş olamaz mı? Belki felaket senaryosu yazıyorum ama benim hiç unutmadığım bir Belgin Doruk var.Gençliğinde aldığı zayıflama ilaçları seneler sonra kendisini evden çıkamayacak hale getirmişti. Yazın vesilesiyle bana da içimi dökme fırsatı verdiğin için teşekkürler :)

Formspring.me Kullanamayıcısı Oldum

zaman: 1/13/2010 2 yorum
Formspring.me kullanıcısı oldum.
Fakat bu platform da İngilizce tabanlı olduğundan kullanıcı olmaktan çok kullanamayıcı olacağımı düşünüyorum.
Yine de yılmak yok yola devam.
Merak ede ede araştıra araştıra İngilizceme de faydası olabilir diye düşünüyorum.
Neyse uzatmayalım şuradan bana ulaşabilir sorularınız varsa sorabilirsiniz.
Gözümün önünde dursun diye widgeti de yan tarafa koydum.


Pazartesi, Ocak 11, 2010

B Planı

zaman: 1/11/2010 3 yorum
Kurabiye yaptığınızda pardon yapamadığınızda yapabilecekleriniz.
1-Yeni bir tarifti denedim ama istediğim gibi olmadı, tahmin ettiğiniz gibi benim beceriksizliğimle alakası yok demek,
2-Arkadaşım öyle ısrarla istediki kıyamadım hepsini ona götürmek zorunda kaldım size tekrar yapcam deyip kurabiyeleri  yoketmek,
3-Öyle olmuş böyle olmuş dendiğinde evet ben kurabiyeyi tam da öyle seviyorum demek,
4-Yemeği yeni yediniz vs. bahane bulup şuan ağzınızın tadı yok diye ısrar etmek.

Ben 1. maddeyi beğendim şahsen bana uydu.

Hatırlatma:Bu durumda aldığınız cevap genellikle eline sağlık-güzel olmuş değilde azmin yeter-önemli olan düşünmendi falan oluyor...

Cumartesi, Ocak 09, 2010

Recep İvedik Hakkında Bilmedikleriniz

zaman: 1/09/2010 4 yorum


Yaşı kaç mesela biliyormusunuz?
Banane demeyin sakın bu konu çok önemli.
Ailemizin kahramanı o.
Şahsen benim kesinlikle kahramanım.
Çünkü moralim ne kadar bozuk olursa olsun bu adama gülüyorum.
Düşen birini görünce kahkaha atmak gibi.
Neyse konuyu uzatmayayım 2.filminde çok afedersiniz 32 senedir elizabet durumundayım diyen Recep 3. filmde 28 senenir acısını çıkarırım falan diye espri yapıyor.
Bunu senarist Şahan Gökbakarcığım atlamış ama biz atlamadık.
Biz derken bizim eleman farketti beni de uyandırdı.
Du ben Şahana bi mail atayım...

Edit:Bu adamın mail adresi yok yaaa :S Bilen varsa bana yazsın...

Cuma, Ocak 08, 2010

Favoriden indirim kuponu

zaman: 1/08/2010 0 yorum


Bunu bizzat ben kendim keşfettim efem :)
Favori altınları yada altıncılık yada kuyumculuk neyse işte yeni bir etkinlik başlatmış.
Sitelerinde bir dilek ağacı oluşturmuşlar.
Üyeliğinizi yapıp dilek ağacına dileğinizi yazıp asıyorsunuz ve hoppp indirim kuponu kazanıyorsunuz.
Dileğiniz sitede yayınladığında indirim kuponunuz aktif oluyor sizde gidip alışverişinizi yapıyorsunuz.
Pırlantalı takılarda  % 30 Altın takılarda % 15 indiriminizi güle güle kullanın.
Tam zamanında keşfettim valla.
Marta kadar geçerli olsa da dileğim yayınlanır yayınlanmaz kuponumu değerlendirmeyi planlıyorum ;)
Favori için burayı, dilek ağacı için burayı tıklayınız...

Çok Şükür

zaman: 1/08/2010 2 yorum
Hahaha  aslında bu yazının başlığı Bugün Çok Mutluyum olacaktı ama son anda değiştirdim.Bakınız... ;)
Aslında söyleyeceğim başka bişeyde yok mutluyum ama bi aksilik olur diye korkuyorum dua ediyorum.
Aynı noktaya birkaç kez gelip gittiğim için şimdilik sakince bekliyorum.
Ama mutlu son pek yakında İnşallaaahhh :)

Perşembe, Ocak 07, 2010

Ben Prenses Miyim? Evet :)

zaman: 1/07/2010 3 yorum

Çocukluğumdan hatırladığım bi masal var.Aslında tam da hatırlamıyorum.
Bi kraliçe vardı oğlunu illa da bi prensesle evlendirmek istiyordu.
Prenseslik testinin en son aşamasındaysa 7 kat döşeğin altına bir bezelye tanesi koyup üstünde uyuyup uyuyamayacaklarına bakmaktı.
Sadece bir kız bezelyeden rahatsız olmuştu.Hatta rahatsız olmakla kalmayıp sırtında morluklar oluşmuştu.
Şimdi bu yarım yamalak hikayeyi neden anlatıyorum?
Çünkü bende prensesim!
Yeni edindiğim huy icabı eğer üstümdeki kıyafetin bir kenarı katlanırsa yada kıvrılırsa dahi yatakta öyle rahatsız oluyorum ki sırtıma ağrılar giriyor.
Yatağa bişey düşürdüm heralde üstüne yatınca o rahatsız etmiş olmalı diyorum.
Her tarafa bakıyorum bişey yok.
Kıyafetimi düzeltince rahatlayıp uyuyorum.
Ben bu huyları nerelerden buluyorum???

PS:Uykusuzsam bu duruma çok sinirleniyorum, keyfim yerindeyse ben prensessiiimmmm diye mutlu oluyorum :)

Salı, Ocak 05, 2010

Öğrenemedim Şunu

zaman: 1/05/2010 3 yorum
O kadar diyorum ki iyiyim deme çok şükür de.
Öğrenemedim şunu yaa çıldırmak üzereyim.
Çok şükür demeyi öğrenemedim.
Sabah kalktım hazırlandım.
Günlerdir suratı bi karış gezen babamla güzel bi kahvaltı yaptım.
İşyerine girdiğimde içimden ohh bee bugün iyiyim dedim.
Demez olaydım.
Başkalarına olan sinirimi kendimden çıkarmak istiyorum.
Kendime hakaret edip benim salaklığım olduğunu düşünmek istiyorum.
İçinde bulunduğum durumu hazmedemiyorum.
Bu olanları yarım saat içinde unutacağımı bilmekse beni gerçekten delirtiyor...

Editim:
Dün işyerinden çıkarken elemana dedim ki
Elemancığım ben spora gidiyorum.Ola ki arayan soran olursa ya da önemli bişey olursa beni ara, telefonumu dolapta bırakmiycam yanımda taşiycam.
Bugün geldim elemanım henüz gelmemiş ve masamda bir not var.
Ama not not değilde aşk mektubu sanki.
Gayet özenle yazılmış bir önemli iş notu ve bugün son gün...
Telefona sarıldım arıyorum açmıyor.
2-3 defa aradım taa ki binanın içine girene kadar telefonu açmadı.
Neyse 2 dk sonra geldi.Tahmin edeyim not için aradın dedi.
Ben sana ara demedim ki neden aramıyosun falan dedim.
Bi de ben seni arayacaktım da stres yapmayasın diye aramadım demez mi.
O an kızı nasıl öldürmedim hala hayret ediyorum.
Uzun zamandır bu kadar sinirlenmemiştim.

Bu kadar ...İşe geldiğimde gayet neşeli ve enerjiktim artık değilim...

Cumartesi, Ocak 02, 2010

Gelelim 2010'a

zaman: 1/02/2010 2 yorum
2009'a girerken gayet umutluydum.
Taaaa kii  işi abartana kadar.
Son hatırladığım şu işi de yapayım da tatilden geldiğimde sıkışmayayım dediğim.
Halbuki ben bu tür işleri hep son anda yapardım.
Kuralı bozmam bana pahalıya patladı.
Onay butonuna bastığım anda sistem bana doiinnggg 666TL idari para cezasına çarptırıldınız dedi.
Sen tut 2009 yazacağına 2008 yaz sistemde bunu bana nasıl yaparsın nayıırr nolamaazz desin 666TL kessin.
İtiraz dilekçesi falan yazdım uğraştım ama o günümde ben bunu nasıl yaptım nasıl nasıl diye geçti.
Hani derler ya perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.
31/12/2008 in son saatleri ağlayarak geçtiği üçün 2009 da ağlayarak geçti.
Ben ömrümde bu kadar ağladığımı hatırlamıyorum.
Ama bu önemli değil önemli olan ders almak.
2009 un son dakikalarında çok fena kavga potansiyelim vardı.
Derin derin nefes aldım la havle çektim ama kavga etmedim.
Bak canım dedim, seninle bir sene boyunca kavga etmeye hiç niyetim yok dedim, sende ona göre davran istersen hayatım dedim.
Çok şükür  yeni yıla kazasız belasız girdim.
 

Hep-Yek Template by Ipietoon Blogger Template | Gift Idea