Pazartesi, Aralık 12, 2011

SAÇ BAKIMI DENEYİMİ-1

zaman: 12/12/2011 2 yorum
Her hafta evi temizlemeye çalışırken dökülen saçlarım yüzünden psikolojim bozuluyor. Süpürgenin emiş gücünden, viledaların kıl toplayamayışından şikayet edip dururken bir de baktım yastıklar da fena durumda. Suçun temizlik malzemelerinde olmadığını anlamam bana acı verdi doğrusu...
Neyse kendimi Süvari de buldum. Tam Bioxin şampuanı elime almış inceliyordum ki. Biri yanıma yaklaşıp saç uzmanlarının yardımcı olabileceğini söyledi. Sevgili saç uzmanları da Bioxini istersem deneyebileceğimi ama pek tavsiye etmediklerini, Sebamedin yeni bir ürünü olduğunu, saç diplerindeki kan dolaşımını arttırdığı için saça çok iyi geldiğini, yanında verecekleri keratin sütü ile birlikte kullanıldığında harikalar yarattığını öve öve bitiremediler. Verdikleri şampuan ve keratin sütünün 3 ay kadar yeteceğini ve o süre sonunda saçımdaki mucizeyi farkedeceğime beni ikna ettiler :) Bende denemeye karar verip ürünleri aldım. (Görseller netten )

11.12.2011 saat 22:30 itibarı ile deneyime başlamış bulunmaktayım. Hadi hayırlısı...

Çarşamba, Aralık 07, 2011

işyeri =

zaman: 12/07/2011 0 yorum
İşyeri= Birbirinden memnun olmayan insanların ortak çalışma alanı.
:))
Ben hiç çalışma arkadaşlarımla süperim, uyumumuz harika, mutluyum falan diyen insan hatırlamıyorum. Varsa da kafası güzeldir. Çünkü her işyerinde en az bir aylak, bir salak, bir agresif bulunur. Ve sizinle direk alakası olsun yada olmasın sizi rahatsız etmeyi başarır.
Herşey yolunda giderken o görünmez kaza gibi gelir tepenize çöreklenir.Bütün enerjinizi emip sizi işe yaramaz hale getirene kadar uğraşır. Aslında buna uğraşmak ta denmez. Bu onun için bir zevktir hatta doğal bir içgüdüdür.
Bu konuya bir ara tekrar dönelim ...

Salı, Kasım 29, 2011

Biz Bişey Olmaya Çalışırken Milliyet Hiçbirşey Olmaya Uğraşıyor

zaman: 11/29/2011 3 yorum
Şuan hastayım. Bildiğin sancı çekiyorum, kıvranıyorum yani. Yine de şu alemde bir izim olsun diye sürünerek işe geldim. Ucundan kıyısından bir kariyerim olur, belli mi olur belki de üç beş kuruşum bile olabilir diye.
Sonra her sabah yaptığım gibi dünyadan haberdar olmak için http://www.milliyet.com.tr' ye girdim. Bir çok haber bayat.Dünden kalma haberlerin başlıkları değiştirilip tekrar piyasaya sürülmüş. Hatta küçük bir haberken üst sıralara yükselmiş. Bazı haberlerin günde beş ayrı başlıkla yayınlanmasına alıştım diyordum ama olmamış. Sayfa resmen içi boş haberlerle doldurulmuş. Ama başlıklara baksan oku oku bitmez sanırsın. Neyse Finans sayfasına bakıyorum. 8 kasımdan beri gram fiyatı 101-102 liralarda olan en iyi ihtimalle birkaç saatliğine 103'e çıkan altın için her hafta en az bir kez altın tırmanışa geçti haberi yapılıyor. Allah Allah kaça yükseldi acaba diye bakıyorum. 1 kuruş falan kımıldamış. O da rütin yani. Bilen bilir. Pazartesi sabah saatlerinde fiyat yükselir. Öğlen saatlerinde piyasa normallerini bulur. Hatta cuma günü sebepsiz yere fiyat tekrar düşer.
Şimdi gelelim her sabah kendime sorduğum soruya. Çocukluğumdan beri okuduğum, bildiğim Milliyet.
Biz bişey olmaya çalışırken sen neden hiçbirşey olmaya uğraşıyorsun.
Yakışıyor mu sana yaa???

Perşembe, Kasım 24, 2011

Halim

zaman: 11/24/2011 0 yorum
lafı uzatmaya gerek yok.
halim hal değil doğrusu.
saçmasapan gülmeler, gereksiz sohbet girişimleri, umursamaz tavırlar, beynimdeki bin türlü düşünceyi örtme çabasıyla yapılan yapılmaya çalışılan herşey.
halimden memnun değilim- soran herkese memnunum desemde.
kendimi hayata ve getirdiklerine alıştırmaya çalışıyorum.
koyup koyvermeye uğraşıyorum yani.
durup dinlendiğim her an, düşüncelerimin esiri oluyorum.
içimde var olduğunu bilmekten mutlu olduğum bebeğimi düşünüyorum
insanoğlu arsız! kendimden utanarak o günü hatırlamaya çalışıyorum.
acısını her an içimde taşıdığım o günü unutmamak için savaş veriyorum.
ki beynim unutmakta kararlı.
buna müsade etmek istemiyorum
eğer birgün hayatım bir film şeridi gibi gözümün önünden geçecekse. lütfen o kareler ağır çekimde izletilsin.
ben çok ağır yaşadım çünkü...

Pazartesi, Kasım 21, 2011

PuCCA Milliyete Haber Olmus

zaman: 11/21/2011 0 yorum
Gerçek anlamda şok olmuş durumdayım. Hiç beklemiyordum yaa. Bana göre blogger dünyasına özgü bir kişilikti ve bir şekilde kaybolup gidecekti. PuCCAnın yüzünü göstereceğini ilk duyduğumda eee Esra Ceyhana söyledikleri ne olacak şimdi oldu. Çok merak ediyorum bakalım daha neler olacak.
Eeee şimdi tekrar düşündüm de bu kız zaten köşe yazıları falan da yazıyordu. Ben konuya neden bu kadar şaşırdım ki :S
Bence kafam karışmış benim.

Cumartesi, Ekim 01, 2011

hepimiz çocuktuk

zaman: 10/01/2011 0 yorum
bir aralar birlikteydik.
oyuncakları paylaşamıyor, bisiklet turları yapıyor ya da ilk kalp çırpıntılarını depremler sanıp gece gündüz konuşuyorduk.
belki de şuan bile bir depremimiz yoktu.
kader mi çizdi, biz mi seçtik, bir evet hayatı ne kadar alt üst eder?
o kadar çok soru işareti var ki kafamda
biri özgür oldu geziyor, biri anne oldu, biri anne olamadı, biri olmak istemiyor, biri hem suçsuz hem mutsuz hep suçlu, biri rüzgarlı havada yaprak...
evet deyip geçmemek lazım.

Çarşamba, Eylül 28, 2011

su

zaman: 9/28/2011 0 yorum
artık benim için tek anlamı akıp gitmak.
bir de
NİL
korkuyorum akıp gitmekten ve tüm gitmelerden
ağzımdan çıkabilecek cümlelerden
ve hiç bir zaman söyleyemeyeceklerimden
ne yalan söyleyeyim husursuzum
bir nefesim var boğazımda kalmış ciğerlerime inmiyor
bir damlam var içimde akmıyor
bir çığlığım var susuyor...

Cuma, Ağustos 05, 2011

GsMobile Eziyetine Devam

zaman: 8/05/2011 2 yorum
İademi hala alamamanın yoğun sıkıntısı içindeyim. Bi ofisleri olsa da gidip bassam diye çıldırıyorum. Bugün tüketici hakem heyetini aradım. "Bizim sonuç verme süremiz en az 1 ay, nasıl olsa iadeniz kesinleşmiş biraz daha bekleyin dediler. Sizin devreye girmenizin caydırıcı olacağını düşünüyorum dedim. Bizi kale alıp ta cevap bile vermiyorlar. Karar kesinleşince ödeyecekler diye bişey yok, yine ödemiyorlar. O zaman da icraya verirsiniz 3 ay daha sürer dediler.

Çarşamba, Temmuz 27, 2011

Avea-Gsmobile'den sikayetciyim. Magdurum!! Sizi de uyariyorum!!

zaman: 7/27/2011 2 yorum
Bir seneye yakın zamandır Avea-Gsmobile kullanıyorum. (hani şu mobile modemler varya onlardan). Haziran ayında 35 lira gelmesi gereken faturam tam 219 lira olarak gelince hayatımın şokunu yaşadım ve hemen itiraz ettim. Kota aşmışsınız falan dediler. Allahtan sürekli kota sorgulaması yapmıştım ve ona göre kullanmıştım. Sorgulamalarımı anlattınca inceleme yapalım o zaman, ama siz bu arada faturayı ödeyeceksiniz dediler ve süreç başladı. 7 temmuzda cep telefonuma bir mesaj geldi. İtirazınız olumlu sonuçlandı fatura iadeniz en kısa zamanda yapılacak ve bilgilendirileceksiniz.. iyi dedim bir kaç gün sürer en fazla. Ayın 20 sinde faturamı ödedim çünkü. Neyse bir hafta falan bekledim ses seda yok aradım. Tutar sonraki faturalarınıza mahsup edilecek dediler. (Benim bundan haberim yok tabi.) Kabul etmedim niye ben kaç aylık faturamı peşin ödeyeyim ki dedim. O zaman hesap numaranızı verin hesabınıza geçelim dediler. ( Arada bir sürü şeyler daha dediler ama onları anlatmaya yüreğim dayanmayacak artık-kısaltıyorum) Hesap numasını da verdim. Maksimum bir hafta sürede hesaba geçer dediler. Ben halime bakmadan, ödediğim parayı alamıyorum diye vızırdıyorum. Uzun lafın kısası ayın 27 si oldu ben hala ödeme bekliyorum.
11 Ağustosta taahhüdüm bitecek. Bende biter bitmez canımı kurtaracağım inşallah.Sürekli kotayı dert etmekten, ilgisiz, papağan gibi aynı şeyleri söyleyen müşteri temsilcilerinden kurtulacağım.

Cumartesi, Temmuz 16, 2011

cocuk odalari icin fikirler (once kizlar)

zaman: 7/16/2011 0 yorum











Perşembe, Temmuz 14, 2011

Fenerbahçenin Yeni Formaları (2011-2012 Sezonu)

zaman: 7/14/2011 4 yorum
Yazık. Adamlar bir taraftan şike soruşturmasıyla uğraşıp bir taraftan da yeni sezona hazırlanmak zorundalar. Neyse bu konuya girmeyeyim.
Aslında ben Beşiktaşlıyım ama Fenarbahçenin formalarından biri çok hoşuma gittiği için bu postu yayınlamaya karar verdim.





Benim favorim ilk resimdeki forma oldu. Sizinkisi hangisi?

Çarşamba, Temmuz 13, 2011

Cok tatli ve pembe

zaman: 7/13/2011 0 yorum
Acaba nedir nedir ? :)








Şu an

zaman: 7/13/2011 0 yorum
seviyorum bu sersemliği
zaten sersemlemeyeceksem neden içeyim ki
dışardaki çocuk seslerini azaltıyor beynimden
beynim çocuklu cümleler kurarken
müzik daha çok bağırsın istiyorum
beynimde başka düşünceye yer bırakmasın
acıklı bişeyler söylesin
ağlamam için bahanem olsun
gözüme toz kaçsın
soğan ağlatsın
sezen bir kedim bile yok desin
bişey olsun
biri çıtır simit getirsin
mutluluğun adını duygulanmak koyayım
ama bişey olsun
dünyayla birlikte bende döneyim

Salı, Temmuz 12, 2011

Modern Çocuk Odası Tasarımları

zaman: 7/12/2011 1 yorum
Bu aralar ev dekorasyonuna fena halde sarmış durumdayım. Bu tasarımlar benim işime yaramıyor ama belki birilerine ilham verir ;)














Perşembe, Haziran 16, 2011

Eskimis bir cumle

zaman: 6/16/2011 1 yorum
İçimde bir huzursuzluk.
Atsam atamıyorum atmasam içime sığmıyor.
Ne yapsam adını koyamıyorum.
Ağaoğluna bakıp uzaklara dalıyorum.
Sonra üniversite anılarımı süsleyen bir cümle geliyor aklıma.
(Her söylediğimde içimin burkulduğu)
Evimi özlermişim de anlamazmışım...

Salı, Haziran 07, 2011

Komik oldum

zaman: 6/07/2011 1 yorum
Aslında önce dekoratör oldum. Abimin deyimiyle "evde oturan kadın tehlikeli hacı". Oturdukça oraya o olsa buraya bu olsa derken,  oturma odamıza bakıp burası beyaz olsa nasıl olur demeye başladım. Eh mutfağın boyası da kirli gibiydi. Eee balkonda sefalanmak için bir iki fikir lazımdı. Sonra herkesin çerçevesi vardı bizim resmimiz, çerçevemiz, tablomuz hiş bişeyimiz yoktu :( Fenerlerimiz pencerenin önünde sönük kalmıştı :( Ohooo bizim evde iş çoktu :)
İlk icraatım, eni-boyu 1.50 bile olmayan balkonumuza masa kurdurtup akşam sefası köşesi yaptırmak oldu. Önce açılır kapanır bir masa monte ettik sonra raf taktık.
Domatesim, fesleğenim ve adsız çiçeğim yerine yerleşti. İkinci aşama oturma odasını boyamak oldu. 2,5 litre yeter dedikleri yeri 7 litreyle boyadık. Tam 4 kat boya sürdük. Kocam haşat oldu resmen. Ama deydi, yani çok güzel oldu. İkeanın sapsız raflarını da monte edince  dekorasyonu tamamlanmış nurtopu gibi bir odamız oldu :) Diyecektim ki aydınlatmanın odaya hiç uygun olmadığını farkettim. Şimdi gözlerim her tarafta abajur falan arıyor. Bulacağım kendime güveniyorum :)
  

Rengi Kumbeji olan mutfağı şampanyaya boyatma faciamı anlatmıyor direk es geçiyorum.
Son olarak nedendir bilmiyorum ama sürekli satılık ev arıyorum. Neredeyse her gün internetten aramalar yapıyorum. Halbuki ne paramız, var ne de öyle bir planımız. Ama ben kararlıyım. Çok güzel bir ev satın alacağımıza inanıyorum. Onun için şimdiden aramakta fayda var :)
Ne yapalım, evde oturmak zor zanaat hacı :)


Resimleri yüklerken baktım da evimizin her yerinde ayrı ayrı emeğimiz var. Övünmek gibi olmasın ama benim beğenim ve eşimin el emeği olan bu saatti herkes çok beğeniyor.

Cuma, Mayıs 27, 2011

Bir Fikirle Başlayıp Dedikoduyla Biten Yazı!

zaman: 5/27/2011 2 yorum
Dün kendime çok kızdım.
Bunu nasıl daha önce düşünemedim diye acayip sinir oldum.
Şimdi şöyle:
Bir defterim olacak, salonumda duracak.
Misafirlerimle paylaştığım özel anları bir de onların dilinden cümlelerle biriktirmiş olacağım.
Ve hatta belki de aralarda birer ikişer de fotograf karesi olacak.
Belki o güne özel bir nesne. Ne bileyim işte.
Zevkle ağırladığım misafirlerimden birer cümlecik anı notu biriktirmek isterdim.
(Uzayda bir gezegen bulamamış olabilirim ama bu fikir benim için önemli ve unutulmamalı gerçekleştirilmeli.) Acaba birileri şımarıklık edip defterime saygısızlık eder mi? Bak şimdi içime kurt düştü.
Çünkü bi keresinde şöyle bişey olmuştu.
Eşim arkadaşlarına yemek daveti vermek istedi. 10-12 kişilik bir grup olarak toplandık. Ve bu grup güya en sevdiklerimizden, daha doğrusu en iyi anlaştıklarımızdandı. Büyük uğraşlar verip çok güzel bir sofra hazırladım. Öyle özenmiştim ki sofrada yok yoktu ve herkeste bayıldı. Neyse yedik içtik çok eğlenceli bir gece geçirdik. Arkadaşlarımızın bazılarını da, evlerine gitmek için çok geç kaldıklarından evimizde ağırladık. Gece yattık sabah oldu. Misafirlerimizden bayan olanı bir türlü uyandıramıyoruz. Kalk hadi bak kahvaltı hazırlıyoruz iki sohbet ederiz falan diyoruz, yok kız kalkmıyo. Ben bir taraftan kahvaltı hazırlıyorum bir taraftan gece evi yeterince toplamadığımız için ortalığı toparlıyorum. Kızdan ses seda yok. Neyse herkes kalktı yatağını topladı kahvaltı hazırlandı saat öğleye yaklaştı. Ben yine misafir ağırlama telaşıyla özeniyorum börek falan yapıyorum. Son bir kez daha misafirimizi uyarayım dedim. Gittim kahvaltı hazır biz başlıyoruz sende gel hadi dedim. Masadaki son eksikleri ve böreği almak için mutfağa geçtim. Bu arada bizim kız içeri geçmiş sofraya bakmış ve tekrar odasına gidip yatmış. Bişey mi oldu diye merak edip tekrar odasına gittiğimde bana sofra daha hazır değil niye beni uyandırıyorsunuz ki dedi ve kıçını dönüp yattı. Ne kadar bozulduğumu anlatamam. Aradan aylar geçti hala misafir davet ederken o an aklıma geliyor ve inşallah bunlar da beni üzmez diye dua etmeye başlıyorum.

Cuma, Mayıs 20, 2011

Senin Hayatin Senin Kontrolun

zaman: 5/20/2011 1 yorum
Doğum kontrol hapları deyince hepimizi bir merak sarıyor. Bizim için ne etkisi olacağını hepimiz bilmek istiyoruz ancak bazen utangaçlıktan, bazen üşengeçlikten bir türlü doğru bilgiyi de edinemiyoruz.  Bu yüzden halen. ilkel korunma yöntemleri uyguluyoruz. Oysa doğum kontrol hapları geleceğimizi de kontrol altına alıyor. Erkeğin spermi ile yumurtaların birleşmesini engelleyerek bizi vakitsiz zamanda gebelikten koruyor.
Aynı zamanda vücudumuz için de bir çok faydası da var. Örneğin düzenli kullanılan doğum kontrol hapları olası rahim kanseri riskini %50 oranında,, yumurtalık kanseri riskini ise %40 oranında azaltıyor. Adetlerimizin zamanını  düzene sokup, adet dönemi öncesindeki ağrıları ve psikolojik gerginliği azaltıyor. Ciltteki yağlanmayı önleyerek, cildin iyi görünmesini sağlıyor ve sivilce oluşumunu engelliyor.
Doğum kontrol hapları doğurganlığı asla azaltmıyor. Bırakıldığı anda gebe kalınabiliyor.
Biz bu proje ile doğum kontrol haplarının önemini sizlere anlatmak ve kötü deneyimler yaşanmaması için doğru ve faydalı bilgileri sizlerle paylaşmayı istedik.

Dediler bana. Bende size...

Bu konuda aklınıza gelebilecek her türlü soru, sorun ve bilgi için http://www.dogumkontrolhapim.com sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Çarşamba, Mayıs 04, 2011

Dinle

zaman: 5/04/2011 0 yorum
Dıt Dıt Dıt Dııııt!
Filmlerde duyduğum bir sesti.
Kendime inanamadım, duyan sadece ben miyim diye düşündüm.
Koridordakilere baktım, kimsede tepki yoktu.
Halbuki ben sesten emindim.


Aradan bir kaç saniye geçti.
Yanılmadım herşey filmlerdeki gibi devam etti.
Kapı açıldı bir adam dışarı çıktı.
Düşünmedi yutkunmadı.
İki cümle söyledi.
Hem acilen duyulmak istenen hem reddedilen...
Aslında bilinen...


Başınız sağolsun... Hastayı kaybettik!

Salı, Nisan 19, 2011

Tembel ve gururluyuz

zaman: 4/19/2011 2 yorum
Gece bir hasta ve bir tembel sürünme modunda yatağa giderken nevresim takımını çıkardıklarını ve  yerine yenisini takmadıklarını  hatırlarlarsa ne olur?
Önce bir anda ikisininde dünyası kararır.
Evden oohh naayııırr nolammaazzz nidaları yükselirken birinin aklına gelen diğerinin dilinin ucuna gelir.

O-Acaba bu akşam kanepede mi uyusak?
Ben-Nasıl yani?
O-Haftasonu şekerlemesi gibi, kanepeyi açarız, battaniyeyle :)))
Ben- Hadi canım olur mu dersin?
O-Neden olmasın ki?
Ben-Üşümez miyiz?
O-Hiç bişey olmaz.
Ben-Tamam o zaman sen kanepeyi aç ben yastıkları getiriyorum. ihihihi :)

Şunu unutmayınız.
Yatakta çarşafsız nevresimsiz yatmak ayıptır, günahtır,hijyenik değildir.
Ammaaaa kanepede battaniyeyle yatmak çok şirindir ve bu bütün kuralların çiğnenmesini sevimli kılar :)

Notcuk: Bizim gibi tembel bi aile iseniz kanepenizi büyük boy alınız :)

Pazartesi, Nisan 18, 2011

Hatırla(t)ma

zaman: 4/18/2011 0 yorum
Kahvaltı sofrasını topla.
Bulaşıkları makinaya diz.
Elde yıkanacakları yıka.
Yatağı kapat. (dur dur kapatma )
Çarşafları değiştir nevresimi makinaya at.
Makinadaki renklileri as.
Banyoyu yıka lavaboyu ov.
Ne yemek yapsam diye düşün.
Enerjin dışarıya çıkmaya yetecek mi diye dert et!
Bu ev nasıl  bu kadar hızla dağılabiliyor diye düşün, yılma, gülümse :)

Hiç bir şey için büyük konuşma! Tabi becerebilirsen...

Salı, Nisan 12, 2011

Napiyorum ben simdi

zaman: 4/12/2011 0 yorum
Napiyorum?
Napiyo gibi görünüyorum?
Yok yok bende biliyorum hiçbir şey yapmıyorum.
İnsan bazen kendini sorgular bugün ne yaptım diye
Neden sorgular onu da bilmiyorum ama ben gün içinde dahi sürekli kendimi sorguluyorum.
Bugün naptım naptım.
Böyle saatlerce düşünecek bişeyde yok yani.
Hiç birşey yapmıyorum işte.
Oofff ne zor bişey...
İnsanı ne kadar yorduğunu anlatsam kimse inanmaz.
Akşam yemeğinden sonra bir fincan poşet çay yapmak bile bana ağır geliyor.
Gündüz öyle saçma sapan geçiyor, gece olunca şimdi neden uyuyoruz ki diye düşünüyorum.

Aklıma sonradan gelen: Blogspotun böyle yarım yamalak açılmasının nedeni: açılmasına  karar verildiğini gösteren metinde blogspot yerine blogsport yazılması imiş. Şaşıramıyorum artık. Burası Türkiye...

Salı, Nisan 05, 2011

Lanet olası blog kapatmaları

zaman: 4/05/2011 0 yorum
Hergün sinir oluyorum.
Sabahın bu saatinde bile gıcığım.
İnternette baktığım her yer kapalı.
Kimileri de bi açık bi kapalı.
Bu nedir Allah aşkına.
Canınız isteyince cart diye kapatıyorsunuz da açmaya kalınca bi sürü terane.
Öyle sinir oluyorum ki öyle böyle değil.
Bak anlatamıyorum bile...

Cuma, Nisan 01, 2011

Cıks

zaman: 4/01/2011 2 yorum
Bugün cıks günüm.
Kendimi bile sevmiyorum bugün.
Blogları kapatıp açan ve bütün blogların içine ...çan şu ortamı da sevmiyorum.
İçimde bi kıpırtı var.
Bi tek onu seviyorum.
O kadar küçücük o kadar derinde bi kıpırtı ki anlatamam.
Neyse işte.
Güneş açsın yaz gelsin istiyorum.
Küçükken karın yağmasını beklediğim gibi aynı heyecanla uyanır uyanmaz camdan dışarı bakıyorum.
Bugün de yaz gelmedi diyorum.
Küsüyorum...

Pazartesi, Mart 21, 2011

-

zaman: 3/21/2011 0 yorum
Hayat ve Hayal
Arada sadece ince bir çizgi var.
Neyin içindeyiz.
Durup düşünmek mi lazım?
Bilmiyorum...

Perşembe, Mart 03, 2011

BLOGUMA DOKUNMA

zaman: 3/03/2011 0 yorum
Benim gariban blogum kime ne yaptı yaaa.
Kimin tavuğuna kışt dedi.
Alenen haksızlığa uğruyorum ve bunu en sade haliyle belirtiyorum.
Bak sana tekrar söylüyorum.
BLOGUMA DOKUNMA

Perşembe, Şubat 17, 2011

Kotex

zaman: 2/17/2011 1 yorum
Kotex kullanan 10 jinekologdan 9 unu  tanımak isterdim.
Neyini beğenmişler Allah aşkına?

Perşembe, Şubat 10, 2011

Senden Öğrendim

zaman: 2/10/2011 0 yorum
Bir damla gözyaşım var neye akıtacağımı bilemediğim.
Ben kendime bile itiraf edemeden annemi özlüyorum usulca.
Üzülmesin diye söylemiyorum.
O anlıyor biliyorum.
Bi de babamı özlüyorum resmine bakamıyorum.
Ben babamın şımarık kızıydım şımarmak bile tat vermez oldu.
Bu gün karşı apartmandaki yaşlı teyze öldü.
Tanımıyordum
Arada kafasını uzatıp ezan okundumu diye seslenirdi.
Arkasından ağlayacağımı hiç düşünmemiştim.
Ve ilk aklıma gelen şükretmek oldu.
Ne kadar bencilim dedim sonra
Çünkü bu sabah alt komşum olan yaşlı teyze için endişelenmiştim.
Alt ya da karşı ne farkeder bilmiyorum
Ama çok korkuyorum sevdiğim birilerine bişey olacak diye
Hergün eşime çok uzun bi yoldan gelmiş gibi yada 3 aylığına bir yere gidecekmiş gibi sarılıyorum.
Sonra yanından kalkıp mutfağa gidersem dönünce yine sarılıyorum

Yazın gelmesini istedim bugün.
Ama gelince evin içine girsin camdan bakmakla kalmasın.
Bir rüzgar essin çiçek kokusu gelsin dedim.

Yaz gelince anneme gidicem
Piknik yapcam annemle
Ben pikniği hiç sevmem ama annem sever




Perşembe, Şubat 03, 2011

Bazen- Keşke

zaman: 2/03/2011 0 yorum
Sabah uyandığımda daha uyumam gereken yarım saatim vardı.
Öylece gözlerimi tavana dikip baktım.
Dünden beri içimde bir yumruk, keşke deyip duruyorum.
Birinin hasta olduğunu duymak nasıl bişey....
Şu an hasta olmasını çok isterdim.
Onun için dua etmeyi isterdim.

Ve tam şu an televizyonda bir adam "doymadım ben" diyor.
İçimdeki ses gibi.

Ve dünden beri ona sarılıp duruyorum.
Birgün hiç ummadığım bir anda bir keşke daha çıkarsa ağzımdan diye korkuyorum.
Şu an bir çocuğun tüm oyuncaklarını bir araya topladığı gibi sevdiğim herşeyi toplayasım var.
Hiçbiri kaybolmasın kırılmasın onlara hiçbişey olmasın.

Haa bi de uyandığımda göz pınarımda bir damla yaş vardı.
Akıttım şimdi onu.
Nereye gitti bilmiyorum...

Perşembe, Ocak 20, 2011

Şimdi Tam Zamanı

zaman: 1/20/2011 0 yorum
Bir an geliyor sanki o anı bekliyormuşum gibi birden dank ediyor.
İçimden bir ruh bir duygu fışkırıyor.
Bişeyin tam zamanı oluyor.

Şimdi içimden şeytan çıkıyor.
Kapris ve kavganın tam zamanı olduğunu hissediyorum.
Ya da şu an canım kavga çekiyor mu demeliyim acaba.

Bence saçımı kestirmeliyim...

Perşembe, Ocak 13, 2011

Tu kaka

zaman: 1/13/2011 3 yorum
Bu bir telefon görüşmesi diyaloğudur...

-Canım yaaa. Ne tarafa baksam kadınlar cam siliyor, temizlik yapıyor. Kış ortası diye bir temizlik mi vardı? Onun zamanı gelmiş olabilir mi?
-Azıcık güneş görünce bahar geldi sanmışlardır. Sen onlara uyma yavrum...

Çarşamba, Ocak 12, 2011

Yurttan Kısa Kısa

zaman: 1/12/2011 0 yorum
  • Bugün hayatımda ilk defa iş görüşmesine gittim.

Eskiden görüşmeler bana gelirdi.Tuhaf bi duygu. Nasıl geçti diyorlar bilemiyorum diyorum.
Gerçekten bilemiyorum olması mı daha iyi olmaması mı. Galiba olsa iyi olur.
İstemem yan cebime koy.


  • Optimumda Demet Evgarla Emre Karayeli reklam filmi çekerken gördüm.

Bir süre durup izledikten sonra kendimi ikilide bir kusur bulmaya zorlarken buldum.
Senin benim gibi insanlardı işte. Tek kusurları buydu.


  • 1,5 saatte salata-çorba-yemek-pilav menüsü  hazırlayabiliyorum.

O zaman neden yemeğe misafir aldığımda 2 gün öncesinden hazırlanmaya başlıyorum.
Anlayamıyorum anlayamıyorum anlayamıyorum...


  • İzlemediğim bütün diziler izlenme rekorları kırıyor.

Bakınız:: yaprak dökümü, hanımın çiftliği, öyle bir geçer zaman ki...
Bu işteki tuhaflığı henüz çözemedim.

Pazartesi, Ocak 03, 2011

Teşekkürler Karşı Komşu

zaman: 1/03/2011 1 yorum
Bazı şeyleri uzun uzun anlatmak anlamını fazlalaştırmıyor.
Evimin karşısında ki sitede oturan hiç tanımadığım insanlara seslenmek istiyorum.
Pencerelerinizin önüne koyup süslediğiniz ve ışıklandırdığınız çam ağaçları öyle güzeldi ki...
Her baktığımda içim açıldı.
Evime kattığınız manzarayı ve sizi sevdim.
İçimi ısıtıp beni mutlu ettiğiniz için size çok teşekkür ediyorum...
 

Hep-Yek Template by Ipietoon Blogger Template | Gift Idea