Cuma, Şubat 27, 2009

Kıçın Açıkta Kalmış Ne Demek

zaman: 2/27/2009 0 yorum
Bugün tamamen bilimsel bi konuyu paylaşmak istiyorum.Kısa ve öz olarak konumuz şu.
Gece uyurken bi kabus görüyorsunuz ve uyanıyorsunuz.Kendinize geldiğinizde çok fena terlemiş, vücudunuzda bi yerler kasılmış,üşümüş, yada tuvaletiniz gelmiş oluyor.Vay bee kabustan o kadar etkilenmişim ki terden sırılsıklam olmuşum vs. diye düşünmeyin sakın.
Malumunuz uyurken bedeninizi bilinçli bi şekilde yönetemiyorsunuz.Yediğiniz bi yemek sizi rahatsız etmiş yada yatakta dönmekten vucudunuzu olmadık bi şekle sokup nefes alışınızı güçleştirmiş olabiliyorsunuz ve beyniniz son çare olarak sizi uyandırmak için bi çözüm yolu arıyor.İşte bu noktada gördüğünüz abuk sabuk aslı astarı olmayan rüyalara kabus diyoruz.Yani bedeniniz teknik olarak kabustan etkilenmiyor, sıkıntılı bi durumda olduğu için mecburen kabus görüyor(gördürtüyor).
Çocukluktan beri duyduğumuz kıçın açıkta kalmış sözü de burdan geliyor.Üstünüzü açıpta çok üşüdüğünüzde kabus görüp uyanıyorsunuz.Böylelikte üstünüzü örtmüş oluyorsunuz.
Bana sık sık olan bişeydir ve ben bunu öğrendiğimden beri uyanınca tedirgin olmam.Eğer bunu bilmenize rağmen birine sokulma(yanına kıvrılma da diyebiliriz) ihtiyacı duyuyorsanız bilinki bu sadece psikolojik bir ihtiyaçtır.
Ve genellikle yanına sığındığınız kişi size kendinizi en çok güvende hissettiren kişidir ;)

Perşembe, Şubat 26, 2009

Yan Masadan Alevli Meyva Tabağı

zaman: 2/26/2009 3 yorum
Efenim yan masa alevli meyva tabağı bulamamış Niran Ünsaldan klip bulmuş :)Buyrun birlikte dinleyelim...

Çarşamba, Şubat 25, 2009

Vincent Willem Van Gogh 2

zaman: 2/25/2009 4 yorum
Önce burayı yorumlarla birlikte okumanızı tavsiye ediyorum.Aksi halde yazımdan hiç bişey anlamama ihtimaliniz yüksektir!!!
Bi Mitoloji okumaktan bide Van Goghu araştırmaktan nefret ediyorum.İkiside başlangıçta çok zevkli oluyor ikiside devam ettikte içinden çıkılmaz hale geliyor.Ayrıca ikisinde de ne kadar araştırırsanız kafanızda o kadar çok soru işareti doğuyor.
İlk yazımda bir çok kaynak derlemiş zarzorda olsa doğru şeyler yazdığıma inanmıştım.Hazalın bir sorusu üzerine Sienle ilgili ayrıntılı bilgi almak için tekrar araştırma yaptım.
Bunları araştırmamışta birinden duymuş olsam ona "söylediklerini inkar eden bi yalancısın" derdim.Çünkü ilk yazımdakiyle çakışan bi sürü şey çıktı karşıma.
Van Goghun yalnızlığı ve ruhsal bozuklukları ne aşklarından ne madencilerden ne de fakirliktenmiş.Buhranları doğumuyla başlamış.Çünkü doğumunun hemen öncesinde ölen kardeşi Vincentin ismini kendisine vermişler ve annesi üzüntüsünden dolayı ressamı hep dışlamış.
Hayatında sürekli kadınlar olmuş ve hepsini de ilk ve son aşkıymış gibi saplantılarla, tüm ruhuyla sevmiş.
Bahsi geçen Kee isimli kuzenini görmesini engelledikleri zaman elini mum alevinin üstüne koymuş ve izin verin bu sıcaklığa dayanabildiğim sürece onu göreyim demiş.Kaynaklara göre eli ciddi bi şekilde yanana kadar elini çekmemiş ve ancak eniştesinin mumu üflemesiyle buna son vermiş.Tabi bizim çok bilmiş kaynaklar bu sürede kızı görebilmiş mi sorusuna cevap vermiyor.Sadece "Kee bu olaydan hiç etkilenmemiş Vincentin aşkına hiçbir zaman karşılık vermemiş" diyor...
Sien'le ilgili adı (Clasina Maria Hoornik) haricinde hiç bir bilgi olmadığı
gibi.Kulağın kesik parçasının Rachel adlı bir fahişeye verildiği yazılmış.Bu adam Sienle yaşıyosa Rachel ne alaka hiç anlamadım.
Anlayanlar yorumlarını eksik etmesin lütfen...

Salı, Şubat 24, 2009

100 yil yasamak

zaman: 2/24/2009 0 yorum
"Alman gazeteci Barbara Hardinghaus 100 yıl yaşamanın nasıl bir duygu olduğunu `Asırlık İnsanlar` adını verdiği kitabında anlatmış. 100 yaşından fazla yaşamış, iki dünya savaşına, Almanya`nın bölünmesine ve tekrar birleşmesine tanıklık etmiş Almanlarla röportaj yapmış. Röportajda nasıl bu kadar yaşayabildiklerinin yanı sıra, bu kadar yaşlı olmanın da nasıl bir şey olduğunu anlatmış..." Bu cümlelerle başlayan yazı epeyce uzun.İsteyenler buradan okuyabilir. Yazıda bir sürü bilipte kulak ardı ettiğimiz şeyin altı çizilmiş. Ama beni bir tek cümle etkiledi. "100 yaşında olmak demek: Hayatın yarısını dul, çeyreğini de çocuk gibi geçirmek demek." Uzun yaşamayı herkes ister.Peki hayatınızın yarısını eşinizi özleyerek geçirmek istermiydiniz? Eşi geçiyorum hadi yenisi bulunur, unutulur vs. Ya anneniz, muhtemelen hayatınızın üçte birini annenizi özleyerek geçireceksiniz. Ben bunu istemezdim doğrusu...

Cuma, Şubat 20, 2009

Sinir Şeyler!

zaman: 2/20/2009 0 yorum
En sinir olduğum insanlar gülümseyerek yada ağzında yamuk bi gülücükle laf sokan tiplerdir.
Bi tarafları dobra dobra konuşmayı yemediği için güya şakaymış gibi yapar kendince size en ağır şeyleri söylerler...
Siz bunu şaka mı kabul etmeliyim,sert bi cevap mı versem, yumuşasam mı,şimdi tersleyecem şaka kaldıramayan insan olcam düşüncelerini bir bir gözden geçirirken.O genellikle susuşunuzdan da kendi gibi yamuk bi anlam çıkarıp konuşmaya devam eder.
Bu durumda genellikle önce 3 e kadar sayarım.Bildiğim kadarıyla sinir kontrolü için 10 a kadar falan saymak gerekiyor ama 10 benim için çok uzun,adam olana 3 yeter...Bu 3 saniyede hem kafamı topluyor hemde karşımdaki patavatsızlık yapmışsa düzeltmesini bekliyorum.
Sonraki tavrım karşımdakinin bittiği andır!!!
Önce gülümsemesinin söylediği sözlerin anlamını değiştirmediğini söylerim."Ben söylerim sende lafın altında kalırsın" diye düşünüyorsan çok yanılıyorsun derim.Son olarakta konu neyse ona dair en can alıcı cümleyi eğip bükmeden dümdüz söyler, olayı bitiririm...
Şimdi sıra ondadır.Bi tarafı adam gibi konuşmayı yemeyen o insan tipi alttan almaya beni yanlış anladın demeye başlarki ben çoktan seni tınlamıyorum tavrımı almış olurum.
Tak sepeti koluna herkes kendi yoluna anam.Naaşşş.Uza ense tıraşını göreyim...

Perşembe, Şubat 19, 2009

Sevgilim... :)

zaman: 2/19/2009 1 yorum

Çarşamba, Şubat 18, 2009

Birkaç Yeni Wallpaper

zaman: 2/18/2009 2 yorum
Yine dayanamadım bi sürü wallpaper topladım.Birkaç tanesi gözümün önünde dursun belki beğenip kullananda olur diye düşündüm.Buyrun bakın...

Salı, Şubat 17, 2009

En Sevdigim Siteden İnciler

zaman: 2/17/2009 1 yorum
Benim en çok sevdiğim site wallpaperlarıyla sık sık adını andığım smashingmagazine' dir.Smashingmagazine bugün de aramış taramış süper iconlar yayınlamış .
 
  
 
Ben şu smile iconlara bayıldım.Çalmayın sakın bunların hepsi benim :)

Pazartesi, Şubat 16, 2009

Bunlari Gormelisiniz

zaman: 2/16/2009 4 yorum
Yine ilginç tasarımlar paylaşan bi site buldum.Burda hepimize dert olan yüksek raflardan kitap vs. alma işlemine çözüm üretilmiş.Pratik çözümlere oldum olası hasta olan bünyem bu resmin arkasına düşüp saatlerce siteyi didikledi.Şimdi Size beğendiğim bi kaç şeyi göstermek istiyorum.
Önce kitaplığımız...
 
Bizim evlerde bu tarz şeyler neden bulunmaz bir türlü anlayamıyorum.İlla tabure yada sandalyeye çıkılmalı, denge  bozulup yere düşülmeli falan fıstık...
İkinci resmimizin çıkış sloganı "aranızda bu banyoda yıkanmak istemeyecek biri var mı?"
Bana direk yağmur altında ıslanmayı hatırlatan bu banyo insanı kesinlikle rahatlatacaktır diye düşünüyorum.Helede ilk resimdeki gibi bi manzaraya bakıyorsa değmeyin keyfime.
Sıradaki  resmimize soyulmuş soğan adını verdim.Ne akadar kullanışlı bilemem ama çok şeker bi tasarımı var.
 
  
Son resmimiz benim gibi unutkanlar için tasarlanmış bi eşya.Umarım işe yarıyordur.Tasarımın adı "Don't Forget".
 
Bi daha ki yazımda ilginç nevresim takımlarını yayınlamayı düşünüyorum.Adamlarda ne zevk varmış diyeceksiniz.Merakla beklemeniz dileğiyle...

Pazar, Şubat 15, 2009

Yeni Yuzugum

zaman: 2/15/2009 0 yorum
Kadınların bir sürü uğuru takıntısı vs vardır.Benimde çok ilginç bi huyum var.(En azından bi başkasından daha duymadığım için bana öyle geliyor.)
Ben gerçekten içimden gelerek bi yüzük aldığımda hayatımda bişeylerin değişeceğine inanırım.Çünkü defalarca denedim ve hepsinde doğru çıktı.Bu cumartesi de sırf can sıkıntısından dolaşıyordum ki birden yüzük alma isteği duydum.Şimdi parmağımda bi yüzük var ve uzun zamandır olmadığım kadar neşeliyim.Bi süredir tanımlayamadığım sıkıntılarımın yerinde kocaman bi gülücük duruyor...
Ne kadar sürer bilmiyorum ama şuan kendimi çok mutlu hissediyorum.
Bu arada çok hoş bi şarkı dinliyorum Kıraç söylüyor eski bi şarkı ama süper.Ekleyimde sizde dinleyin bari :)
Şimdilik iyi geceler Türkiye...

Cumartesi, Şubat 14, 2009

Günün Anlam Ve Önemi

zaman: 2/14/2009 0 yorum
B.tan bi günün b.tan sabahından size sesleniyorum demeyi çok isterdim.Ama ayıptır yani ulu orta söylenmez böyle şeyler.Eş dost muhabbetinde kankalarınıza rahat rahat söylersiniz.
Neyse işte gece baktım saat 00:00 olmuş tarih 14 Şubatı göstermiş.Birilerinin sevgisinin diğerlerine zulüm olduğu güne girilmiş.Al başına bela...
Abicim aşık olmuş olabilirsiniz.Hatta adınız Valentine falan olmuşta olabilir ama siz çok sevdiniz diye bugün niye başkalarına bi zulüm olsun ki.Ha aşıksanız karşılığıda varsa zaten size hergün düğündür abartılmasının ne anlamı varki?Sevgiliniz size normal bi zamanda "beni sevdiğini ispat etsene" dese "yaa git işine kızım yaa bunun ispatımı olur" dersiniz.Ama tarih 14 Şubat olunca sıkıysa ispatlama.Es geçte göreyim seni..
Şimdi herkes içinden sevgilisi yok anlaşıldı diyor biliyorum.Sorun olup olmaması değil.Ben anneler babalar gününde de böyle düşünürüm.Hiç bi zaman da anneler-babalar gününde mutlu olamam.Siz anneler yada babalar günü kutlarken olmayanlar ne b.k yiyo biliyomusunuz?
Dünyadaki bütün kutlama günlerinin kaldırılmasını istiyorum.
Zaten günümüz şartlarında sevgi bile paraya bağlanınca Valentine'den etkilenen sonsuz aşk falanda hikaye oluyor.Niye? Çünkü sevginizin büyüklüğü aldığınız hediyeninkiyle orantılanıyor.Bir dal gül bile bulunmaz hint kumaşı oluyor.
Geçen hafta eşine gül almak isteyen abim gül bulamamış düşünebiliyormusunuz.Çünkü abimin sevgililer günü olmadan eşine gül alması yasak.Hey Allahım yaa hakkaten sapıtılası bigün.
Ha şimdi hala bugünü kutlamayı düşünen varsa buyursun.Çünkü o senede 1 gün kutlarken ben 364 gün ona nanik yapıyor olacam...

Cuma, Şubat 13, 2009

Ben Dinliyorum Sizde Dinleyin

zaman: 2/13/2009 1 yorum
Bugün sevdiğim şarkıları derledim.Akşam ışığı kapatıp mum ışığında dinlemeyi düşünüyorum.Belki aynı isteği duyanlar vardır diye yayınlamak istedim.Herbiri birbirinden güzel hiç birini övemeyecem :)


Kriz Kurtlar Vadisini de Vurdu

zaman: 2/13/2009 0 yorum

Raitingleri tavan yapmış milli dizimiz Kurtlar Vadiside kriz kurbanı oldu :)
Pana filmin Show Tv den ödememe alamaması sonucu yayınına ara vermişti.Dizi sevenler her ne kadar üzülse de başka kanala geçeceği söylentileri içlerine su serpmişti.Neyse ki verilen uzun ara yakında bitiyor.Pana Film ile Show Tv anlaşmaya varmış.Kurtlar Vadisi Pusu kendi gününde kendi saatinde yeniden sizlerle olacakmış.
Müjdeli haberi verdikten sonra kafamı kurcalayan bir kaç soruyuı dile getirmek istiyorum(cevapları bilen varsa bana da söylesin)
-Böyle raitingleri tavan yapmış bi dizi nasıl olurda tahsilat sıkıntısı çeker?
-Show Tv dizinin başka kanala gitmesi riskini nasıl göze alır?
-Show Tv krizden mi etkilendi şimdi çöküşte mi? Noluyoruz?

Bu arada yine Pana film yapımı olan Eşref Saati dizisi Show Tv nin parası çıkışmadığı için yayından kaldırılmış :)) Paraları bi diziye yetmiş napalım. :p (Bu benim kendi teorim geri kalanları için kaynak Milliyet...)

Çarşamba, Şubat 11, 2009

Vincent Willem Van Gogh'un Hikayesi

zaman: 2/11/2009 2 yorum
Dün ilk defa Okan Bayülgen'den bişey öğrendim.Sade vatandaş isimli programında sohbet koyulaşıp öyle bi yere geldi ki.Vincent Willem Van Gogh'un hayatından bi kesit anlattı.O kadar farklı geldi ki bu sabah ilk işim ünlü ressamın hayatını araştırmak oldu.
Bütün hayatı fakirlik ve bunun verdiği bunalımla geçmiş.İlk bakışta ruhi bunalımlarının sebebi fakirlik sanılsa da bence bu değil.27 yaşlarındayken bir rahip okuluna başlamış ve maden ocaklarının bulunduğu bi yerde kendini dini eğitime vermiş.Fakat burdaki işçilerin sefaletini görmek kendisini dinden uzaklaştırmış.İşçiler için bişey yapamamak kendisini çok üzmüş ve ruhi bunalımlarına temel oluşturmuş...
Van Gogh kendisini hep ezik işe yaramaz hissetmiş ve bunu yenmenin tek çaresinin çok güzel resimler yapmak olduğuna inanmış.Ressamı tanıyanlar "Hayatı boyunca bir tas çorba ile bir kutu boya arasında seçim yapmak zorunda kaldı." demişler.Tabiki o hep boyayı seçmiş.Hatta ona bu konuda en büyük desteği veren kardeşi Theo ya yazdığı bir mektupta " Böyle devam ederse hedefime varamayacağım. Bu kadar uzun zaman aç kalmasaydım bünyem daha kuvvetli olurdu. Fakat her seferinde daha az çalışmak ya da aç kalmak şıklarından birini seçmem gerektiğinde ben hep aç kalmayı tercih ettim. Bir insan buna nasıl dayanabilir, açlığın etkisini resimlerimde öylesine görebiliyorum ki geleceğim için kaygılanıyorum" demiş...
Ruhu bu bunalımlarla savaşırken bir taraftanda ressamlardan kötü tepkiler alıyormuş.O zaman ünlü ressamları Van Gogh'un hayatın içinden resimler çizmesini çok eleştiriyorlarmış.
Yaşamı boyunca hayatına giren 3 kadından bahsediliyor.İlki yeni yetme çağlarında evlenmek istediği ev sahibinin kızı,ikincisi 'onunla görüşmeme engel olursanız ellerimi yakarım' dediği kuzini(Kee) ve sonuncusu bir fahişe olan Siendir.
Rahip okulunu bıraktığı ve çok sevdiği kuzininden uzaklaştığı dönemde acılar içinde yaşayan Sien'de mutluluğu bulmuş.
(Kaynaklarda bu kadından "alkolik gebe ve fahişe Sien" diye bahsediliyor.Yanda görünen resimde Sien'in resmidir.)
1888 Ekiminde, dönemin ünlü ressamlarından arkadaşı olan Gauguin'i evine davet etmiş fakat anlaşamamışlar.Van Gogh'un canını yakmak isteyen Gauguin gidip fahişe Sienle birlikte olmuş.Van Gogh bu acıya dayanamayıp (Sien Van Goghun en çok kulağını severmiş) kulağını kesiyor ve senin sesini duymaktansa sağır kalmayı tercih ederim notuyla Siene yolluyor...
Devam eden buhranları sonrası akıl hastanelerinde falan kalıyor ve en sonunda göğsüne kurşun sıkıyor.İki gün daha yaşadıktan sonra da ölüyor.
Ona her zaman en büyük desteği veren kardeşi Theo cenazesinde 70 kadar resmini cenazeye katılanlara dağıtıyor ve Van Goghun ismi de böylelikle tüm dünyaya yayılmaya başlamış oluyor.

Salı, Şubat 10, 2009

Ben Akıllanmam

zaman: 2/10/2009 0 yorum
Msn de sık sık kullandığım 'ben adam olmam, ben akıllanmam, ben ne zaman akıllancam' sözleri çığrından çıkıp bloguma ulaşmış bulunmakta.Belkide sıradan bir serzeniş gibi görünüyordur bilmiyorum.Ama benim için bir isyan...
Günlerdir kendime yeni tema arıyorum.Hepsi birbirinin aynısı gibi görünürken sadece sinir olmakla kalıp bi arpa boyu yol alamıyordum.Sonra geçen gece düşündüm.
-Hayatımdaki herşey düzgün de bi tek temam mı bozuk yani? (Tabiki hayır)
Sonra dedimki kendime; bu sefer armudun sapı üzümün çöpü demeden temamı seçecem.
Bunu dedikten sonra bir kaç saat daha tema arayışım devam etti.Ta ki kendime sözümü hatırlatana kadar.
Temaya karar verdim kodlarda sorun olup olmadığını kontrol ettim derken, rss iconunu değiştirmem gerektiğini farkettim ki asıl kabus burdaydı.Akıllara zarar bi süre rss icon aradım.Kendime hala inanamıyorum.O kötü,bu küçük,bu herkeste var, bunu bu kullanıyor derken.Bakmadığım site kalmadı.
Çıldırmadığım için Allaha şükretcem ama bu çıldırmamış halim mi ondan emin değilim.

Sonuç:
Hayatındaki önemli şeyleri değiştiremeyen insanların kılla tüyle uğraşarak dünyayı kurtardıklarını düşündüklerini,kendilerini nasıl kandırdıklarını anladım.

Pazar, Şubat 08, 2009

Blogtayız Yarışma Kuralları

zaman: 2/08/2009 3 yorum
Blogtayız yarışmasına ilginin artmasından ve ilk haftanın ardından kurallarda görülen eksiklikler dolayısıyla kuralların tekrar düzenlenmesi gerekti.Bunun için aşağıdaki kuralları yayınlama gereği gördük.Yarışma kurallarının son hali şöyle:
Blogtayız Yarışma Kuralları
1. Yarışmacılar TeknoMobi’deki iletişim bölümünden yapılan müracatlara göre belirlenecektir.
2. İlgili hafta için seçilen yarışmacıların sıralamaları kura ile belirlenip duyurulacaktır.
3. Başvurularda mail adresi ve yarışmaya hangi blogu ile katılacağını belirtmesi gerekmektedir.
4. Yarışmacıların her gün saat 22:00 de günün blogunda bulunmaları gerekmektedir.
5. Günün yarışmacısı Blogtayıza özel bir yazı hazırlayıp en geç 21:55 de blogunda yayınlamalıdır.
6. Hazırlanan yazının hemen başında bu linkin paylaşılması zorunludur. Ziyaretçilerin Blogtayız yarışması ile ilgili önbilgi edinebilmeleri ve kuralları okuyabilmeleri amacıyla…
7. Yarışmacılar en geç 21:50 de TeknoMobi’nin Blogunda Sidebarın hemen üstünde bulunan TeknoMobi ile online iletişim kurun bölümünden hazır olduklarını bildirmeleri gerekmektedir. Ayrıca bu sayede yarışma süresince olabilecek aksaklıklarda hemen bilgi edinebileceklerdir.
8. Yarışması süresi 30 dakika olarak belirlenmiştir.
9. Bu süre içinde yorum ayarları onaysız olacak şekilde düzenlenmeli ve varsa spam kontrolü devreden çıkarılmalıdır.
10.Yarışma saati için belirlenen sürede yarışmacılar haricinde kimse yorum yapamayacak, aksi halde bu yorumlar blog sahibi tarafından silinecektir.
11.Genel olarak blog hakkında herşey eleştirilebilir olsa da geçmiş yazıların içeriği yarışma konusu değilir.
12.Her günün sonunda yarışmacılar puanlamalarını ve o güne ait genel fikirleriyle birlikte TeknoMobi’ye E-Posta yoluyla ileteceklerdir.
13.Yorumlarda siyaset yapılması,hakaret içeren yorumlarda bulunulması, puanlamalarla ilgili bilgilerin 3. kişilerle paylaşılması kesinlikle yasaktır.
14.Her haftanın birincileri ve haftanın notları TeknoMobi de ilan edilecektir.
15.Eğer en yüksek puanı birden fazla kişi alırsa http://www.random.org/lists/ adresinde bulunan rastgele kura seçimi sonucunda kazanan belirlenecektir.
16.Blogtayız yarışmasına başvuran herkes bu şartları kabul etmiş sayılır. Blogtayız ekibi burada bulunan maddeler üzerinde değişiklik yapma, yeni kural ekleme hakkına sahiptir.

Çarşamba, Şubat 04, 2009

İlginç Dizaynlar: Gülümseyen Fincanlar

zaman: 2/04/2009 9 yorum

Kırkıncı defa yazı yazıp sildim, içim bayıldı resmen.
Söylemek istediğim şu ki: Yukarda görmüş olduğunuz iki gülen yüz aslında çok şeker çay fincanları.Çeşitli renkleri ve şekilleri var(Göz kırpan kızan vs.)
Kullanımları rahat mı bilmiyorum ama insana pozitif enerji vereceklerinden şüphem yok.
Tabiki bunları her zamanki gibi netten buldum.Aslında daha çok şeyler var ama malzemenin hepsini bigünde harcamak istemiyorum :)
Bugünlük fincanlar.Buyrun bakalım...
Bu da bonusu.Kahveniz sıcaklık derecesini tatmadan anlayın ağzınızı dilinizi boşuna yakmayın...

Salı, Şubat 03, 2009

Blogtayiz Hep Yek'te

zaman: 2/03/2009 54 yorum
Blog kürenin benim için en güzel yeri olan Hep Yek'tesiniz.
Bundan daha güzelini bulamayacağınızı söyleyerek sözlerime başlamak istiyorum.
Blogumda kin, nefret, aşk ve ihtiras yoktur boşuna alıcılarınızın ayarıyla oynamayınız. :) Ama çok istiyorsanız tabiki oynayabilirsiniz bu sayede yarışmayı kazanmam kolaylaşır :)

Efenim blogumu tanıtmam gerekirse 5 oda bir salondan oluşup her yönden ısıtmalı ve esprilerimle soğutmalıdır :)Tuvalet ve banyom bulunmadığı için temiz gelmeniz rica olunur :)
Blogumda sigara içilmesi tehlikeli ve yasak olup, içmek isteyenlerin alt+f4 yaptıktan sonra sigaralarını yakmaları gerekmektedir :)
Rahatlık ana fikri altında küfür ve hakaret olmadığı sürece her türlü konuda saçmalanması serbesttir.

Şimdi biraz blog hayatımla ilgili bilgiler vermek istiyorum.
Hep Yek 1 Haziran 2008 de yayın hayatına başladı.İlk dönemlerini copy-paste blog olarak geçirdikten sonra blogcuforum la tanıştı ve hayatına renk geldi :p
Artık kendi duygularını anlatmaya, kendi yorumlarını yapmaya, özgün bi blog olmaya başlamıştı.
Çok badireler atlattı hatta çekemeyenlerin kem gözleri nedeniyle kapatıldığı bir dönem bile oldu.Meyva veren ağaç taşlanır mantığıyla dimdik ayakta kalmayı öğrendi.
Şuan maksat yeşillik olsun diye yeşilli bir temaya bürünmüş olmakla birlikte yarışmayı kazanamazsa morarmayı planlamaktadır.

Sidebarda blogtaki yazıların takibini kolaylaştıran klasik araçlarla birlikte müzik kutum bulunuyor.Sık dinlediğim şarkıları burda tutuyorum.Bu gün de sizin için bi şarkı ekledim.Her ne kadar hiçbirimizin tarzı olmasa da sözleri en uygun şarkı buydu...
Yazının altında göreceğiniz blog yazıları widgeti bugüne özel olarak ilk defa sizin kullanımıza sunulmuştur.Özelsiniz yani aklınızda bulunsun :p

Eğlenceli bir gece geçirmeniz için size sunulan imkanlarım alt bölümde beğeninize sunulmuştur.Fıkra sevenler 1'i ,Müzik dinlemek isteyenler 2 'yi ,Puzzle yapmak isteyenler 3 'ü tıklayabilir.Yok ben bunları sevmedim diyenler 4 'ü tıklasın lütfen ...

İşte böyle kategorize edilmemiş,herşeyin tadı kararında bir blogum var.
Erhanın da katkılarıyla temamdan soğumuş olsamda Bildirgeç te bugün farklılık yaratan temalar konusunda birinci sıradadır.
Benim söyleyeceklerim bu kadar.Hadi bakalım şimdi sıra sizde.Eleştirecek pek bişey bulabileceğinizi sanmıyorum ama neyse :P



For more widgets please visit www.yourminis.com

Pazar, Şubat 01, 2009

Blogtayiz Basliyor

zaman: 2/01/2009 16 yorum

Sonunda o gün geldi çattı.Nasıl bişey olacak diye çok merak ediyor ve çok eğleneceğimizi umuyorum.
Bu yazımda yarışma sıralamasını ve genel kuralları size açıklamak istiyorum.
Öncelikle eğlenmek tek amacımız bunun altını çizmek istiyorum.
Yarışmamızda hergün birinin bloguna konuk oluyoruz.
Saat 22:00 de buluşuyor ve yarım saat içinde yorumlarımızı yapıyoruz.
Günün yarışmacısı Blogtayıza özel bi yazı hazırlıyor ve yazı içinde blogunu da tanıtıyor.İsterse  küçük süprizler hazırlıyor.
Yarışma  süresi içinde eğer yorumları onay istiyorsa yorumların onaysız yayınlanmasını sağlıyor ve bizlerde böylelikle seri bi şekilde eleştirimizi yapıyoruz.


Belirlenen süre içinde sadece yarışmacıların yorumları yayınlacaktır diğer yorumlar blog sahibi tarafından kesinlikle silinecektir.

Genel olarak blogtaki herşey eleştirilebilir.
Kıllık yapılması blogtan kıl çıkmasına engel olmak amacıyla yasaklanmıştır :)
Yarışma hakemi olarak TeknoMobi bize yardımcı olacak(Kendisine teşekkürlerimi sunuyorum)
Sıralamayı kendisi kurayla belirlemiş olup her gün sonunda mail yoluyla kendisine ulaştıracağımız puanlarımızı son güne kadar saklayacaktır.Son gün puanlamasının ardından blogunda yazacağı yazıyla birinciyi açıklamasını bekliyoruz.
Yarışmaya katılan bloglar ve sıralaması şöyle:

1.Rockeran
2.Seyyah
3.Tabuhan
4.TamKarışık
Herkese Başarılar Diliyorum.

Sevgiler Saygılar :)


Not:Yarışmacılar haricindeki arkadaşlara o günkü yarışmanın tamamlandığı duyurulacak ve sizlerde yorumda bulunabileceksiniz.Lütfen yarışma süresince yorum göndermeyiniz. Aksi halde silinecektir. Yorumlarınızı belirlediğimiz 30 dakikadan sonra almaya başlayacağız

Wallpaper Calendar February 2009

zaman: 2/01/2009 0 yorum
Efenim Şubat (yani february) wallpaper calendarlar geldi.Gerçi geçen ay biri neye yarar bunlar demek suretiyle beni bozmuş olsa da ben seviyorum bunları.Smashingmagazine sitesinin katkılarıyla resimleri sunuyorum.Sağolsunlar sevgililer gününüde unutmamışlar.
Bu arada katkılarıyla diyorum çünkü bende yapmıştım ama şuan bulamıyorum.Sonradan eklicem :)
 

Hep-Yek Template by Ipietoon Blogger Template | Gift Idea