Çarşamba, Şubat 11, 2009

Vincent Willem Van Gogh'un Hikayesi

zaman: 2/11/2009
Dün ilk defa Okan Bayülgen'den bişey öğrendim.Sade vatandaş isimli programında sohbet koyulaşıp öyle bi yere geldi ki.Vincent Willem Van Gogh'un hayatından bi kesit anlattı.O kadar farklı geldi ki bu sabah ilk işim ünlü ressamın hayatını araştırmak oldu.
Bütün hayatı fakirlik ve bunun verdiği bunalımla geçmiş.İlk bakışta ruhi bunalımlarının sebebi fakirlik sanılsa da bence bu değil.27 yaşlarındayken bir rahip okuluna başlamış ve maden ocaklarının bulunduğu bi yerde kendini dini eğitime vermiş.Fakat burdaki işçilerin sefaletini görmek kendisini dinden uzaklaştırmış.İşçiler için bişey yapamamak kendisini çok üzmüş ve ruhi bunalımlarına temel oluşturmuş...
Van Gogh kendisini hep ezik işe yaramaz hissetmiş ve bunu yenmenin tek çaresinin çok güzel resimler yapmak olduğuna inanmış.Ressamı tanıyanlar "Hayatı boyunca bir tas çorba ile bir kutu boya arasında seçim yapmak zorunda kaldı." demişler.Tabiki o hep boyayı seçmiş.Hatta ona bu konuda en büyük desteği veren kardeşi Theo ya yazdığı bir mektupta " Böyle devam ederse hedefime varamayacağım. Bu kadar uzun zaman aç kalmasaydım bünyem daha kuvvetli olurdu. Fakat her seferinde daha az çalışmak ya da aç kalmak şıklarından birini seçmem gerektiğinde ben hep aç kalmayı tercih ettim. Bir insan buna nasıl dayanabilir, açlığın etkisini resimlerimde öylesine görebiliyorum ki geleceğim için kaygılanıyorum" demiş...
Ruhu bu bunalımlarla savaşırken bir taraftanda ressamlardan kötü tepkiler alıyormuş.O zaman ünlü ressamları Van Gogh'un hayatın içinden resimler çizmesini çok eleştiriyorlarmış.
Yaşamı boyunca hayatına giren 3 kadından bahsediliyor.İlki yeni yetme çağlarında evlenmek istediği ev sahibinin kızı,ikincisi 'onunla görüşmeme engel olursanız ellerimi yakarım' dediği kuzini(Kee) ve sonuncusu bir fahişe olan Siendir.
Rahip okulunu bıraktığı ve çok sevdiği kuzininden uzaklaştığı dönemde acılar içinde yaşayan Sien'de mutluluğu bulmuş.
(Kaynaklarda bu kadından "alkolik gebe ve fahişe Sien" diye bahsediliyor.Yanda görünen resimde Sien'in resmidir.)
1888 Ekiminde, dönemin ünlü ressamlarından arkadaşı olan Gauguin'i evine davet etmiş fakat anlaşamamışlar.Van Gogh'un canını yakmak isteyen Gauguin gidip fahişe Sienle birlikte olmuş.Van Gogh bu acıya dayanamayıp (Sien Van Goghun en çok kulağını severmiş) kulağını kesiyor ve senin sesini duymaktansa sağır kalmayı tercih ederim notuyla Siene yolluyor...
Devam eden buhranları sonrası akıl hastanelerinde falan kalıyor ve en sonunda göğsüne kurşun sıkıyor.İki gün daha yaşadıktan sonra da ölüyor.
Ona her zaman en büyük desteği veren kardeşi Theo cenazesinde 70 kadar resmini cenazeye katılanlara dağıtıyor ve Van Goghun ismi de böylelikle tüm dünyaya yayılmaya başlamış oluyor.

2 yorum:

Hazal dedi ki...

Eğer kadın bu resimdekiyse kuru bişeymiş! Van Goghum yapma etme! Değer mi çöp kız gibi birine!
Kadın fahişe deyince ben daha farklı birine beklemiştim :P.

Merak ettiğim, bizimki kulağını kestikten sonra Sien ne yapmış?

Seyyah dedi ki...

Hayal gücüne söyle gerekli yerlerde çalışsın :)
Yavrum bak orda yazıyo çocuklu,alkolik, dul vs. nasıl bundan ahu tuğba çıkmasını beklersin :)
Sienin ne yaptığını hiç düşünmemiştim.Hemen araştırıp yazı dizisi şeklinde ekleyeceğime emin olabilirsin ;)

Yorum Gönder

Dök İçini Rahatla Ayol...

 

Hep-Yek Template by Ipietoon Blogger Template | Gift Idea